Yükseköğretimde Bütüncül Öğrenci Gelişimi adlı bu çalışma, yükseköğretimde bütüncül öğrenci gelişiminin neden önemli olduğunu, bu yaklaşımın kuramsal temellerini, sosyal, kültürel ve bilimsel faaliyetlerin bu süreçteki rollerini, mevcut uygulama örneklerini, ideal bir model için ölçütleri ve karşılaşılan engelleri detaylı bir şekilde ele almaktadır. Bütüncül eğitim yaklaşımı, öğrencilerin sadece akademik başarıya ulaşmasını değil, aynı zamanda potansiyellerini tam olarak gerçekleştirmelerini, toplumsal sorumluluk geliştirmelerini ve sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunmalarını hedeflemektedir. Bu hedeflere ulaşmanın temelinde, öğrencilerin zaman ve enerji yatırımı yaptığı, etkileşime dayalı, yansıtma ile derinleşen ve kurumsal olarak yapılandırılmış deneyimler sunulması yatmaktadır.
Bu makaleyi Spotify’da sesli olarak dinlemek için podcast’ine bu linkten ulaşabilirsiniz.
Kuramsal Temeller
Bütüncül öğrenci gelişimini destekleyen dört temel kuramsal model bulunmaktadır: Astin’in Girdi–Ortam–Çıktı (I–E–O) Modeli, Tinto’nun Ayrılma/Devamlılık Modeli, Chickering & Reisser’ın Yedi Vektörü ve Kolb’un Deneyimsel Öğrenme Döngüsü.
- Astin’in Girdi–Ortam–Çıktı (I–E–O) Modeli: Bu model, eğitim ortamındaki çeşitli unsurların öğrenci çıktıları üzerindeki etkisini incelemektedir. Model, şu sorulara yanıt aramaktadır:
- Hangi faaliyetler, hangi tür öğrencilerde, hangi çıktıları güçlendiriyor?
- Öğrencinin başlangıç özellikleri göz önüne alındığında bu faaliyetlerin ek değeri nedir?
- Kurumun sunduğu deneyimler, öğrencilerin kimlik, aidiyet veya mesleki hedeflerinde nasıl bir dönüşüm yaratıyor? Bütüncül faaliyetler açısından I-E-O modeli, ortamın öğrenci üzerindeki etkisine odaklanır ve bu bağlamda faaliyetlerin önemini vurgular.
- Tinto’nun Öğrenci Devamlılık Modeli: Bu model, öğrencilerin yükseköğretime devam etme ve kurumu tamamlama süreçlerini açıklamaya odaklanır. Tinto’nun modeli, şu soruları temel alır:
- Hangi faaliyetler, hangi öğrenci profillerinde kalıcılığı daha güçlü destekler?
- Öğrencinin başlangıç hedefleri ve özellikleri kontrol edildiğinde bu faaliyetlerin ek değeri nedir?
- Kurumun sunduğu bu deneyimler, öğrencilerin kimlik, aidiyet ve mesleki yönelimlerinde hangi dönüşümleri tetikler? Bu modelin bütüncül gelişimdeki önemi, faaliyetlerin öğrencilerin aidiyet duygusunu ve kalıcılığını artırmasındaki rolüdür.
- Chickering & Reisser’ın Yedi Vektörü: Bu model, öğrencilerin üniversite yaşamı boyunca geçirdiği psikososyal gelişim süreçlerini yedi vektör aracılığıyla açıklar. Bu vektörler şunlardır:
Tablo: Chickering & Reisser’ın Yedi Vektörü
| Vektör | Açıklama |
| Yeterlik Geliştirme | Fiziksel, entelektüel ve kişilerarası yeterliklerin artırılması. |
| Duyguları Yönetme | Duyguların farkına varma, anlama ve uygun şekilde ifade etme becerisi. |
| Özerklikten Karşılıklı Bağımlılığa Geçiş | Kendi kendine yetme becerisi ile başkalarıyla sağlıklı ilişkiler kurma arasındaki denge. |
| Olgun Kişilerarası İlişkiler Geliştirme | Hoşgörü, anlayış ve derinlik içeren ilişkiler kurma. |
| Kimlik Oluşturma | Bireyin kendini tanıma, değerlerini belirleme ve bütüncül bir benlik algısı geliştirme. |
| Amaç Geliştirme | Kariyer hedefleri, yaşam felsefesi ve kişisel değerler arasında tutarlılık oluşturma. |
| Bütünlük Oluşturma | Değerleri, inançları ve davranışları arasında tutarlılık sağlama, dürüstlük ve sorumluluk geliştirme. |
Model, hangi faaliyetlerin hangi vektörleri özellikle desteklediğini ve öğrencilerin hangi vektörlerde daha fazla desteğe ihtiyaç duyduğunu sorgular. Ayrıca, vektörler arası ilerlemenin boylamsal izlemle (girdi–süreç–çıktı mantığıyla) nasıl takip edilebileceği üzerinde durur. Bu yedi psikososyal vektör, bütüncül faaliyetler aracılığıyla gelişir.
- Kolb’un Deneyimsel Öğrenme Döngüsü: Kolb’un döngüsü, öğrenmenin doğrudan deneyimden yola çıkarak gerçekleştiğini öne sürer ve dört aşamalı bir süreçtir:
- Somut Deneyim: Öğrencinin gerçek bir durum, görev veya sorunla karşılaşması. Sosyal/kültürel etkinlikler, laboratuvar çalışmaları veya toplum temelli projeler bu aşamayı tetikleyebilir.
- Yansıtıcı Gözlem: Deneyim üzerine düşünme, duyguları ve sonuçları çözümleme. Bu aşama için yansıtıcı günlükler ve öğrenme günlükleri gibi değerlendirme araçları kullanılabilir.
- Soyut Kavramsallaştırma: Elde edilen gözlemlerin kuramsal çerçevelerle ilişkilendirilmesi, genellemeler yapılması. Kavram haritaları bu aşamada değerlendirme aracı olabilir.
- Aktif Deneme: Üretilen kavramların ve öğrenilen bilgilerin yeni durumlarda uygulanması. Proje raporları, prototipler ve eylem planları bu aşamanın değerlendirme araçları arasında yer alır. Kolb’un döngüsü, bütüncül gelişimin temeli olan deneyim, yansıtma, kavramsallaştırma ve yeniden deneme süreçlerinin sürekli etkileşimini vurgular.
Bütüncül Faaliyetlerin Önemi ve Etkili Uygulama Prensipleri
Bütüncül faaliyetler, Astin’in “ortam etkisi”, Tinto’nun “aidiyet ve kalıcılık”, Chickering & Reisser’ın “psikososyal vektörler” ve Kolb’un “deneyimsel öğrenme döngüsü” gibi kuramsal çerçevelerle desteklenir. Bu faaliyetler sonucunda öğrencide artan başarı, öz-yeterlik ve aidiyet duygusu gelişir. Faaliyetlerin etkili olabilmesi için belirli prensiplere uyulması gerekmektedir:
- Etkileşim Şarttır: Fakülte-öğrenci ve akran-akran etkileşimi, derinlemesine öğrenmenin kilididir.
- Zaman ve Emek Yatırımı Gerekir: Basit veya kolay etkinlikler yüksek etki yaratmaz; yoğun geri bildirim döngüleri elzemdir.
- Yansıtma Öğrenmeyi Pekiştirir: Deneyimin tek başına yeterli olmadığı, öğrencinin deneyimlerini anlamlandırması için alan açılması gerektiği vurgulanır.
- Öğrenciler Farklı Başlar, Farklı İlerler: Öğrencilerin başlangıç özellikleri kontrol edilmeli ve bireyselleştirilmiş destek sunulmalıdır.
- Eşitlik Bir Tasarım Meselesidir: Faaliyetlere erişim ve katılımın rastlantıya bırakılmayarak, erişim adaletinin sağlanması gerektiği belirtilir.
Sosyal, Kültürel ve Bilimsel Faaliyetlerin Rolü
Bütüncül gelişime katkı sağlayan bu üç ana faaliyet türü, öğrencilerin farklı yönlerini besler:
- Sosyal Faaliyetlerin Rolü: Öğrenci kulüpleri, topluluk hizmeti grupları, akran mentorluk programları, spor ve sanat toplulukları, öğrenci meclisleri ve oryantasyon etkinlikleri gibi aktiviteleri içerir. Bu faaliyetler:
- Aidiyet, sosyal sermaye ve etkileşim yoğunluğunu artırarak öğrencinin kuruma aidiyet algısını güçlendirir.
- Kalıcılığı ve iyi oluşu (well-being) destekler.
- Sosyal sermayenin ve iletişim ağlarının güçlenmesini sağlayarak rol modeller edinilmesine ve akademik/mesleki amaçların netleşmesine katkıda bulunur.
- Yalnızlık ve bireysellikten uzaklaşarak ortak problem çözme becerisini geliştirir.
- Psikososyal ve bilişsel çıktılar olarak öz-yeterlilik, liderlik, iletişim ve ekip çalışması becerilerini geliştirir.
- Kültürlerarası duyarlılık, etik muhakeme ve toplumsal sorumluluk algısını pekiştirir.
- Stresle başa çıkma ve duygusal düzenleme yeteneklerini artırır.
- Kültürel Faaliyetlerin Rolü: Sanat, müzik, edebiyat, tiyatro, film gösterimleri, sergiler, kampüs festivalleri, müze/arkeoloji kulüpleri ve dil/kültür toplulukları gibi etkinlikleri kapsar. Bu faaliyetler:
- Estetik duyarlılığı ve empatiyi artırır.
- Yaratıcılık, beceri kazanımı ve sahne kaygısını yönetme gibi alanlarda psikososyal gelişimi destekler.
- Atölye çalışmaları ve performanslar yeterlik geliştirme ve duyguları yönetmeye katkı sağlar.
- Edebiyat ve tiyatro tartışmaları, farklı perspektiflerden bakabilme ve ahlaki muhakemeyi geliştirir.
- Eleştirel düşünme, yazılı ifade ve problem çözme becerilerini artırır.
- Çok kültürlü festivaller, kültürlerarası etkileşimi teşvik eder ve yabancı öğrencilerde aidiyetin artmasını sağlar.
- Bilimsel Faaliyetlerin Rolü: Öğrenci kongreleri, lisans araştırma projeleri, akademik danışmanlık/mentorluk ilişkileri, seminer dizileri ve yayın süreçleri gibi etkinlikleri içerir. Bu faaliyetler:
- Öğrencinin disipline bağının güçlenmesini sağlar.
- Yeterlik, öz-yeterlilik, bilimsel kimlik ve etik sorumluluk gelişimini destekler.
- Öğrenci kongreleri ve sempozyumlar öz-yeterlik ve bilimsel kimlik gelişimi için önemli platformlardır.
- Sunum hazırlama, akran-uzman geri bildirimi alma ve eleştirel tartışmaya katılma gibi süreçler, iletişim, etik sorumluluk ve profesyonel davranış becerilerini geliştirir.
- Araştırma yapma, veri toplama, analiz ve yazma becerilerini kazandırır.
- Araştırma-temelli öğrenme, öğrenciyi mevcut bilginin tüketicisinden üreticisine dönüştürür.
Ölçme ve Değerlendirme ile Türkiye’den Uygulama Örnekleri
Türkiye’deki bazı üniversiteler bütüncül öğrenci gelişimini destekleyici faaliyetleri belgelemek ve değerlendirmek adına çeşitli uygulamalar benimsemiştir. Bu örnekler arasında Bilkent Üniversitesi’nin GE250–251 Üniversite Etkinlik Programı ve Üsküdar, Çukurova, Sakarya, Akdeniz, FSMVÜ, Muğla Sıtkı Koçman üniversitelerinin “Sosyal Transkript” veya “Etkinlik Belgesi” uygulamaları yer almaktadır. Bu uygulamalar, müfredat entegrasyonu, puanlama, yansıtma ve dijital sistem kullanımı açısından farklı düzeylerde entegrasyona sahiptir. Genellikle yansıtma (refleksiyon) ve eşitlik/kapsayıcılık stratejileri düşük düzeyde kalmaktadır.
İdeal Bir Model İçin Ölçütler
Etkili ve sürdürülebilir bir bütüncül gelişim modeli için belirlenen on ölçüt şunlardır:
- Müfredatla entegrasyon
- Öğrenme çıktılarıyla eşleştirme
- Yansıtma (refleksiyon) mekanizmaları
- Puan/rol/çıktı farklılaştırması
- Dijital sistem entegrasyonu
- Çoklu onay ve kalite güvencesi
- Eşitlik/kapsayıcılık stratejisi
- Veri analizi ve raporlama
- Sürdürülebilir teşvikler
- Kurumsal ölçeklenebilirlik
Karşılaşılan Engeller ve Eksiklikler
Bütüncül gelişim uygulamalarının yaygınlaştırılması ve etkinliğinde çeşitli zorluklar ve eksiklikler bulunmaktadır.
- Kaynak Eksikliği ve Yapılandırma Sorunları: Mali ve insan kaynağı kısıtları, akademik iş yükü ve teşvik yapısındaki yetersizlikler, yapılandırma eksikliği ve erişim/katılım eşitsizlikleri önemli sorunlardır.
- İyi Uygulamaların Yaygınlaştırılmasında Karşılaşılan Engeller: Kurumsal uyum sorunları, politika süreksizliği, kültürel direnç ve eğitim ile kapasite geliştirme eksikliği bu engeller arasında sayılmaktadır.
- Değerlendirme ve Ölçme Eksiklikleri: Süreç-çıktı ayrımı yapma zorluğu, yansıtma oturumlarının yetersizliği veya kalitesizliği, dağınık veri ve dijital entegrasyon eksikliği, eşitlik göstergelerinin yeterince izlenememesi gibi sorunlar yaşanmaktadır.
Sonuç ve Kurum Yöneticileri İçin Politika Önerileri
Yükseköğretimde bütüncül öğrenci gelişimi, akademik başarının ötesinde, psikososyal olgunlaşmayı, kimlik ve amaç oluşumunu, toplumsal sorumluluğu ve mesleki yönelimi kapsayan çok boyutlu bir hedeftir. Bu hedefe ulaşmak için kurum yöneticilerine yönelik somut politika önerileri sunulmaktadır:
- Kuramsal Hizalama: Kurumsal öğrenme çıktıları, Üniversitenin Stratejik Planı ve Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile uyumlu hale getirilmelidir.
- Kredilendirme / Notlandırma: Sosyal-kültürel-bilimsel deneyimler, kredili ders, zorunlu modül veya transkript notasyonu ile resmi olarak tanınmalı ve görünür kılınmalıdır.
- Refleksiyon Zorunluluğu: Kolb döngüsünü tamamlayacak yansıtıcı ürünler (günlük, portfolyo, rapor) yönergede şart koşulmalı ve değerlendirme rubrikleri standartlaştırılmalıdır.
- Veri Döngüsü ve I–E–O Analizi: Girdi (öğrenci profili)–süreç (katılım, etkileşim, ürün)–çıktı (psikososyal ölçekler, kalıcılık) verileri yıllık olarak toplanmalı ve program iyileştirmesinde kullanılmalıdır.
- Erişim Adaleti: Burs/mini hibe, esnek zamanlama, çevrim içi seçenekler ve hedeflenmiş mentorluk programları ile dezavantajlı öğrencilerin katılım bariyerleri düşürülmelidir.
- Kurumsal Çatı ve Bütçe: Bütüncül gelişimi destekleyecek bir yönerge, merkezi koordinasyon birimi (merkez/ofis), sürdürülebilir fon ve insan kaynağı tahsisi sağlanmalıdır.
- Öğretim Elemanı Teşviki: Deneyimsel öğrenme tasarımı ve mentorluk faaliyetleri, akademik yükseltme ve iş yükü sistemine entegre edilerek öğretim elemanları teşvik edilmelidir.
Bu öneriler, yükseköğretim kurumlarında bütüncül öğrenci gelişiminin daha sistematik, ölçülebilir ve kapsayıcı bir şekilde uygulanabilmesi için bir yol haritası sunmaktadır.

